Mimar Sinan – Hayati Tek http://hayatitek.com Tue, 22 Jun 2021 07:17:41 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.5.3 http://hayatitek.com/wp-content/uploads/2020/06/cropped-HT-1-32x32.png Mimar Sinan – Hayati Tek http://hayatitek.com 32 32 NİSPÎ BÜYÜKLÜK VE SİYASET http://hayatitek.com/nispi-buyukluk-ve-siyaset/ Mon, 21 Jun 2021 11:03:48 +0000 http://hayatitek.com/?p=5072 HAYATİ TEK –

Mimarî ve şehir plancılığı konusunda dünya çapındaki iftihar kaynağımız Turgut Cansever, çeşitli gazete ve dergilerde yayınlanan söyleşilerinden oluşan “Kubbeyi Yere Koymamak” adlı kitabında mimarîyi şöyle tarif ediyor:

“Mimarî, insan ile varlık arasındaki ilişkiyi, maddî, organik, ruhî ve fikrî bütün varlık alan ve tabakalarında düzenleyen disiplindir. (s. 93)”

Eserde, Osmanlı’daki şehircilik anlayışıyla ilgili çok değerli bilgiler aktaran Cansever, 1575’te ibadete açılan Selimiye Camii ve Edirne’nin o dönemdeki şehir planı hakkında şöyle diyor:

“Edirne Selimiye Camii’nin çevresindeki evlerin tavan yükseklikleri –ki bir grup ev Sinan tarafından inşa edilmişti, Edirne’nin Selimiye ile değişen siluetini tamamlamak için- 2.22-22.30 cm. olarak inşa edilerek Selimiye’nin yüceltilmesi amaçlanıyordu. Böylece Selimiye akıl almaz bir nispî büyüklük kazanıyor. (s 210)”

Bu sayede Selimiye’nin, kendisinden bir misli büyük olan Roma’daki Saint Pierre Kilisesi’nden kat kat fazla “büyüklük etkisi” oluşturabildiğine dikkati çeken Bilge Mimar, “ölçülendirme” meselesinde ulaştığı çarpıcı bir kanaati bizimle paylaşıyor.

“Osmanlı dünyasında var olan birbirine kıyasen büyüklüğün gerçek ölçek olduğunu, onun yanında, metre ile bir ölçüye dayanan büyüklüğün hiçbir şey ifade etmediğini fark ettim. (s. 211)”

Bu tespitinin hemen ardından da şu cümleyi kuruyor:

“Evlerini Osmanlı şehrinin odak noktalarının etrafında inşa edenlerin ölçülerini bu şekilde küçültmeleri, sadece abideleri değil, aynı zamanda insanları da yüceltiyordu. (s. 211)”

***

Ağa Han Mimarlık Ödülü’nü üç kez kazanan dünyadaki tek mimar olan Cansever’in usta işi tespitleri, siyasî alana “nispî büyüklük” ölçüsüyle bakabilmemize fırsat tanıyor.

Ne kadar “serbest” olduğu hâlâ tartışılan 1946 genel ve 1947 yerel seçimleri bir kenara konulacak olursa, 1950’den beri epeyce demokrasi tecrübesi edinen ülkemiz; iki dünya savaşı arasındaki “tek adam” ve Soğuk Savaş yıllarının “lider odaklı” siyaset anlayışını sürdürüyor.

Siyasî partilerimiz, liderlik vasfı taşısın yahut taşımasınlar, tıpkı şehir merkezlerindeki “sembol yapılar” gibi merkezî bir konumda bulunan “liderler” tarafından yönetiliyor.

Elinizde “Selimiye ayarında bir lider” varsa, siyasî partiniz için “nispî büyüklük” yaklaşımı pekâlâ geçerli olabilir; parti kadrolarınız da, Selimiye’nin etrafındaki “basık evlerin” rolünü gönüllü bir şekilde üstlenebilir.

Eğer yoksa… İşte o zaman “nispî büyüklük”, sadece liderini daha azametli göstermek için “küçülen” merkez teşkilatı değil, bütün bir camiayı “küçüklük psikozuna sokma” riskini de beraberinde getirebilir.

İdeolojiler çağının hâkim rengi olan “erişilmez ve tartışılmaz liderlik” anlayışı, aradan geçen bunca zamana ve yaşanan onca gelişmeye rağmen Türk siyasetindeki etkisini koruyor.

Üstelik Bilge Mimar’ın dikkat çektiği “nispî büyüklük” yaklaşımını benimseyenler, “liderlerini büyüttükçe” hem kendilerinin, hem de partilerinin büyüyeceğini düşünüyor.

***

Türk’e yabancı ideolojileri, “idrakimize giydirilen deli gömlekleri” olarak nitelendiren Cemil Meriç’in, ideolojiler çağının Türkiye’si hakkında yaptığı tespiti hatırlayalım.

“Mefhumların kâh gülünç, kâh korkunç maskelerle raksa çıktığı bir karnaval balosu, fikir hayatımız. Firavunlara benziyorlar, kalabalığa çehrelerini göstermeyen firavunlara. Ve aydınlarımız, o meçhul heyulalar için ehramlara taş taşıyan birer köle. (Bu Ülke, s. 79)”

Yarım asırdır, geliştirmek şöyle dursun, pek çok bakımdan geriye düşürdüğümüz böylesi bir fikir atmosferinin siyasetteki yansımalarından ne kadar ümitvar olabiliriz?

Kişilere, olaylara ve toplum hayatına yön vermesi lazım gelen fikir, bunların peşine takılmış, hatta güç sahiplerine ram olmuşsa; böyle bir iklimden, yarınları kuracak mefkûreleri, geleceğe ışık tutacak mütefekkirleri, “büyük Türkiye’yi” inşa edecek liderleri nasıl çıkarabiliriz?

Mimar Sinan’ın, yüksek dağ ve tepe siluetinden mahrum Edirne’nin, bulabildiği en hâkim noktasına ustalıkla kondurduğu muhteşem Selimiye’yi daha azametli gösterebilmek gayesiyle çevresine basık evler inşa etmesi; hem bir saygı nişanesi, hem de cami merkezli Osmanlı şehir planına uygun sihirli bir dokunuştu.

Mimarî deha Sinan ve Bilge Mimar Cansever’den, her alandaki inşa hamleleri için alacağımız daha pek çok dersler var.

Herhangi bir tepeyi öne çıkarmak için diğerlerini tıraşlamayı değil, en uygun tepeye en ihtişamlı yapıyı inşa etmeyi mümkün kılacak bir fikrî ve siyasî iklime ne çok muhtacız.

Derin kökleri binlerce yıl öncesine uzanan büyük bir devlet tecrübesinin sağlam kaidesi üzerinde yükselen Cumhuriyetimizin itibarına yakışan da bu değil mi?

]]>
SELÇUKLU VAKFI 2018 ÖDÜLLERİ SAHİPLERİNİ BULDU http://hayatitek.com/selcuklu-vakfi-2018-odulleri-sahiplerini-buldu/ Sun, 31 May 2020 21:40:04 +0000 http://hayatitek.com/?p=483 (HABERLER.COM, 29.12.2018 01:34)

Selçuklu Vakfı 2018 Ödülleri düzenlenen törenle sahiplerini buldu.

Selçuklu Vakfı 2018 Ödülleri düzenlenen törenle sahiplerini buldu.

Ankara Ticaret Odası Meclis Salonu’nda düzenlenen tören, Gazi Üniversitesi Türk Sanat Müziği Korosunun Cinuçen Tanrıkorur’un bestelerinden oluşan konserle başladı.

Törende, Ahmet Er Davranış ve İyilik Ödülü 15 Temmuz gazisi emekli emniyet müdürü Mehmet Fatih Eryılmaz’a, Muhsin Yazıcıoğlu Siyaset ve Yönetim Ödülü Hasan Celal Güzel adına eşi Ülker Güzel’e, Abdürrahim Karakoç Edebiyat Ödülü Prof. Dr. Cemal Kurnaz’a, Halil İnalcık Tarih Ödülü Prof. Dr. Tufan Gündüz’e, Cinuçen Tanrıokur Müzik Ödülü Muzaffer Şenduran’a, Erol Güngör Kültür ve Düşünce Ödülü Yaşar Çağbayır’a, Galip Erdem Gazetecilik Ödülü Hayati Tek’e, Turgut Cansever Şehir ve Çevre Ödülü Altındağ Belediye Başkanı Veysel Tiryaki’ye, Ömer Lütfi Mete Sinemacılık Ödülü Yönetmen İsmail Güneş’e, Aziz Sancar İlim Ödülü Prof. Dr. Ali Erdemir’e, Seyid Ahmet Arvasi Eğitimcilik Ödülü Prof. Dr. Turan Güven’e, Mimar Sinan Mimarlık Ödülü Necdet Civan’a, Naim Süleymanoğlu Spor Ödülü Türkiye’nin ilk down sendromlu milli yüzücülerinden Gökhan Kotan’a, Osman Yüksel Serdengeçti Yayıncılık Ödülü Hasan Soydan’a verildi.15 Temmuz gazisi Mehmet Fatih Eryılmaz, bu ödülü Kayseri’de “Fırat’ın Kardeşleri” adıyla faaliyet gösteren Doğu Türkistanlı ve Türkmenlere yardım için çalışan gençler adına aldığını söyledi.

Ülker Güzel, eşi Hasan Celal Güzel adına ödülü eski milletvekili Feramuz Üstün’den aldı. Ülker Güzel, bir devlet adamının kolay yetişmediğini belirterek, “Bir millete hizmet etmeyi kendine prensip edinmiş ve hayatını adamış, tarih, ilim ve bilim hayatında gelecek nesillere intikal edecek pek çok çalışma yapmış, böyle bir ödülün böyle bir siyasetçiye verilmiş olmasından dolayı teşekkür ediyorum.” diye konuştu.

Ülker Güzel, “Hasan Celal Güzel’i Hasan Celal Güzel yapan bu millete olan inancı ve sevgisi olmuştur. O uğurda vefat etmiştir.” dedi.

Altındağ Belediye Başkanı Veysel Tiryaki de Turgut Cansever’in “Şehri imar ederken nesli ihya etmeyi ihmal ederseniz; ihmal ettiğiniz nesil, imar ettiğiniz şehri tahrip eder.” ifadelerini hatırlattı.

Turgut Cansever’in, Ankara’ya Bosna Anıtı yapmak isteyenlere kitabında verdiği “Ankaralılardan pişman olduğunuzu belirtin, bu da yetmez bu pişmanlığınızı ispat etmek için Ankara evlerini ayağa kaldırın. Ondan sonra Bosna Anıtı yapma hakkınız olur.” cevabına işaret eden Tiryaki, Altındağ’da zor koşullarda 500 evi ayağa kaldırdıklarını söyledi.

Prof. Dr. Tufan Gündüz’e ödülünü Türk Ocakları Genel Başkanı Prof. Dr. Mehmet Öz takdim etti.

Prof. Dr. Cemal Kurnaz’a ödülünü ise Abdurrahim Karakoç’un oğlu Doç. Dr. Enderhan Karakoç verdi.

(Kaynak: AA)

]]>