Mısır – Hayati Tek http://hayatitek.com Sun, 07 Feb 2021 21:20:47 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.5.3 http://hayatitek.com/wp-content/uploads/2020/06/cropped-HT-1-32x32.png Mısır – Hayati Tek http://hayatitek.com 32 32 BİR REFORMİST: KAVALALI MEHMET ALİ PAŞA http://hayatitek.com/bir-reformist-kavalali-mehmet-ali-pasa/ Sun, 07 Feb 2021 21:19:57 +0000 http://hayatitek.com/?p=4035

AYTUNÇ AYHAN –  18. yüzyılın sonlarında Avrupa’da Fransız İhtilali ve endüstri devrimi yaşanırken, Osmanlı İmparatorluğu idaresi altında bulunan Mısır’da feodal Memluk beyleri hüküm sürmekteydi.

1798 yılında sömürge yapmak üzere Mısır’ı işgal eden Napolyon Bonaparte, bu kadim toprakların kapılarını yeni toprak sahipleri, tüccarlar ve Avrupalı diğer meslek erbaplarına açmakta gecikmedi.

Bu dönemde orta düzeyde bir subay olan Kavalalı Mehmet Ali Paşa, Mısır’da oluşan birlik ve direniş ruhuna destek vermek üzere 300 askeriyle birlikte Kavala’dan yola çıktı ve Fransa’ya karşı verilen savaşa katıldı. Orduda adım adım ilerleyerek kısa sürede Mısır’daki Osmanlı kuvvetlerinin esasını teşkil eden Arnavut birliklerinin ikinci kumandanı oldu.

Napolyon’un çekilmesiyle ortaya çıkan büyük kaosu çözen Kavalalı Mehmet Ali Paşa, vali ve paşaları bertaraf ederek kontrolü ele aldı. Bunun üzerine 1805 yılında Osmanlı Sultanı kendisini Mısır valisi olarak atamak zorunda kaldı.

Savaş beylerini ülkeden uzaklaştırarak merkezîleştirmeyi güçlendiren Kavalalı, Mısır’ı bir ulus devlet haline getirdi. Özellikle kültürel ve ekonomik alanda yaptığı reformlarla bu tarihi antik medeniyeti bir adım ileriye taşıdı.

MISIR’DA ANARŞİ VE KAOS HÂKİMDİ

Kavalalı Mehmet Ali Paşa Mısır valisi olduğunda anarşinin hüküm sürdüğü ülke parçalı bir yapıya sahipti, savaş ağaları kendi bölgelerinde hüküm sürmekteydi. Memluk liderleri, güç ve toprak elde etmek için birbirleriyle savaşıyor, bu güç mücadelesi bölgedeki kargaşayı daha da artırıyordu.

Düşlediği reformların başarılı olabilmesi için öncelikle Memluklerin bastırılması, ulusal birliğin sağlanması ve merkezileştirmenin güçlendirilmesi gerektiğini bilen Kavalalı, bu doğrultuda Ömer Makram gibi kendisine tehdit teşkil eden önemli siyasi liderlerini tasfiye etti.

İLK REFORMU SİYASİ ALANDA YAPTI

Reformlarına ilk olarak siyasi alanda başlayan Kavalalı, Avrupa ülkeleri ve Birleşik Devletleri bu konuda kendisine örnek aldı ve izledi. Bir Kabine ve Danışma Meclisi oluşturdu.

Kabine vali yardımcısı tarafından yönetiliyor, fakat bakanları Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın kendisi atıyor ve görevden alıyordu.

Devlet memurlarından, din âlimlerinden, soylulardan, eşraf ve seçkinlerden oluşan Danışma Meclisi yılda bir kere plan ile tasarıları her yönüyle görüşmek üzere toplanıyordu.

İl idari yönetiminde de reformlar yapan Kavalalı daha sonra askeri alana yöneldi.

ASKERİ REFORMLAR

Askeri reformlar kapsamında Kavalalı, Türk-Çerkez subayları tarafından yönetilen Mısır ordusuna 1820-1824 yılları arasında Sudan’dan getirdiği yaklaşık 20.000 köleyle takviye yaptı. Ancak bu adım başarısızlığa uğradı ve Sudanlı kölelerin birçoğu öldü. Bunun üzerine Mısırlı Arap köylüleri askere almaya başlayan Kavalalı’nın bu adımı ülke için devrimci bir karardı. Çünkü Mısır’da ilk kez yerel nüfus tıpkı Avrupa’daki gibi orduda görev yapan ülkenin halkı oluyordu.

TEKNOLOJİ VE ENDÜSTRİYEL KALKINMA

Teknolojinin ülkeye girmesiyle endüstriyel ve tarımsal üretimde ciddi bir sıçrama kaydedildi. Batı Avrupa ülkelerinden alınan ekipmanlar ve kiralanan dış uzmanlarla birlikte Mısır ulusal endüstrisi, Avrupa ve Amerika’ya yaklaşarak yüksek teknik düzeye erişti.

Yabancı uzmanların danışmanlığında gemi yapımı, tekstil, kağıt, cam, şeker, yağ, gıda işleme, deri işleme ve diğer endüstri alanları hızla gelişti. En hızlı büyüyen endüstriler ise gemi yapımı ve tekstil oldu. İskenderiye tersanesinde yüzlerce ağır silaha sahip savaş gemileri inşa edildi.

TARIMSAL ÜRETİMDE HIZLI ARTIŞ

Bu dönemde tarımda da çok önemli gelişmeler kaydedildi. Çiftçilerin şevkini artırmak için vergi sistemini değiştiren Kavalalı Avrupa’dan pompalar ithal etti.

Sulama sistemindeki iyileştirmelerle birlikte tarımda daha önce yılda bir ürün alınırken, bu miktar yılda üç ürüne çıkarıldı. Birçok farklı yeni tarımsal ürün çeşidi ülkeye kazandırıldı.

Avrupa’da gittikçe büyüyen tekstil sektöründeki ham madde ihtiyacının hızla artmasından faydalanılarak yüksek kalitede uzun elyaf pamuk üretimi yetiştirildi ve ilk parti ürün 1821 yılında İngiltere’ye ihraç edildi. Beyaz barut üretiminde duyulan ihtiyaç nedeniyle pamuğun popüler hale gelmesiyle üç yıl sonra Mısır, 200 kat fazla Mısır pamuğu ihraç eden bir ülke haline geldi. 1849 yılında pamuk, Mısır ihracatının %31’ini oluşturuyordu.

İSKENDERİYE TİCARET MERKEZİ OLDU

Mısır’da tarımın ve endüstrinin gelişmesi dış ticarete büyük katkı sağladı. Bunun üzerine Kavalalı Mehmet Ali Paşa, kara ve deniz nakliyesini geliştirmek için inşaat projelerine başladı. Para sisteminde reform yapmak için önlemler aldı.

Bütün bu adımların sonucunda İskenderiye, Doğu Akdeniz’in ticaret merkezi haline geldi. Binlerce yabancı iş adamı şehre yerleşmeye başladı. İskenderiye’nin nüfusu 1805 yılında 15.000 iken, 1847 yılında 150.000’e çıktı.

Endüstri, tarım ve ticaretteki bu hareketlilik ulaşımı da dikkat çekici ölçüde geliştirdi. Nil nehri ve kanallarında vapurlar kullanılmaya başladı. 1819 yılında Mahmudiye kanalının açılmasıyla Kahire ile İskenderiye birbirine bağlandı. Başka kanallar açmak üzere inşa faaliyetleri hızlandı.

EĞİTİM VE KÜLTÜRDE BATI’YA YÖNELDİ

Eğitim ve kültür alanlarında da devrimci kişiliğini ortaya koyan Kavalalı Mehmet Ali Paşa önemli bir kararın eşiğindeydi: Batı fikir ve kültür dünyasını Mısır’a girmesine izin verecek miydi yoksa yasaklayacak mıydı? Ülkede Batı kültürünü istemeyen büyük bir kitle bulunmasına rağmen Batının fikirlerinden ve kültüründen yaralanmaya karar verdi.

Bu amaçla yurt dışından uzmanlar kiraladı. Bunu yapmakla kalmadı; 1813 yılında ilk grup Mısır gençlerini askerlik alanında öğrenim görmek üzere İtalya ve Fransa’ya gönderdi. Onları 1826 yılında askeri, siyasi, tıp, biyoloji, kimya, tarım, sanat ve arkeoloji alanlarında okutulmak üzere gönderilen 44 öğrenci izledi. 1830 yılına ulaşıldığında öğrenimlerini tamamlayan yaklaşık 300 öğrenci Mısır’a döndü ve askeri alanda önemli pozisyonlara yerleştirildi.

Bir taraftan da Meslek Yüksek Okulları açan Kavalalı, 1816 yılında askeri subaylar, 1826 yılında muhasebeciler, 1827 yılında tıp öğrenimi, 1829 ve 1834 yıllarında ise sivil yöneticiler için okullar kurdu.

MERKEZİYETÇİ YÖNETİMİN RİSKLERİ

Oldukça merkeziyetçi bir sistem kuran Kavalalı Mehmet Ali Paşa, hareket sahasında hemen hemen hiçbir kısıtlama olmaksızın bütün güçleri eline aldı. Yanlış bir kararda büyük kayıplara yol açabilecek olan bu yönetim anlayışının ilk etkileri askeri ve siyasi alanda hissedildi.

Arap yarımadasında güçlenmek isteyen ve bu amaçla ordusunu 1811 yılında Arap yarımadasına gönderen Kavalalı Vahhabilerle şiddetli bir savaş yaptı. Yüzbinlerce can kaybına rağmen yarımadayı kontrolü altına aldı.

1820 yılına gelindiğinde egemenliğini Sudan’a kadar genişletmiş ancak bu uğurda düzenlediği harekât sırasında oğlu İsmail’i kaybetmişti.

YUNAN İSYANI VE KAVALALI’NIN MÜDAHALESİ

1821 yılında Yunanlılar Osmanlı Devleti’ne karşı ayaklandılar. 1824 yılının temmuz ayında Kavalalı Mehmet Ali Paşa, Osmanlı ordusuna yardım etmek amacıyla 20.000 asker ve Yunan kıyılarına büyük bir filo gönderdi.

1827 yılına kadar Türk-Mısır ordusu özellikle Atina’da hâkimiyetini gösterdi. 1827 yılının Ekim ayında İngiliz, Fransız ve Rus birlikleri, Yunanlılara yardım etmek için Osmanlı İmparatorluğu’na karşı savaş açtılar. Türk-Mısır filosunu tahrip ettiler.

Yunan bağımsızlık savaşı Kavalalı Mehmet Ali Paşa’ya ciddi bir maliyet getirdi. Mısır ordusu, 200 gemi ve 30.000 askerini kaybetti.

YENİ HEDEF SURİYE

Yunanistan’daki başarısızlık Kavalalı’nın hırslarını söndürmediği gibi daha da alevlendirdi. Gözünü stratejik bir konumda bulunan ve zengin doğal kaynaklara sahip Suriye’ye dikti. Bu sefer karşısında Osmanlı İmparatorluğu vardı.

Yapılan reformlarla yenilenmiş ve güçlenmiş olan Mısır ordusu Kudüs ve önemli birkaç şehri kolaylıkla ele geçirdi. 1832 Temmuz ayında Anadolu topraklarına girerek Osmanlı Sultanı II. Mahmut’u köşeye sıkıştırdı.

Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın önünde hem Mısır’ın bağımsızlığını elde etme hem de Kuzey Afrika ve Batı Asya’da güçlü bir devlet olma şansı vardı.

II. Mahmut teslim olmadı. Rusya’nın araya girmesiyle barış antlaşması yapıldı.

SAVAŞLARIN MALİYETİ AĞIR OLDU

Bitmeyen bu savaşlar yüzünden Mısır köylüsü, Kavalalı’nın erken dönemlerinde uyguladığı reformlarla gelen avantajlarını kaybetmeye başladı.

1814 yılından 1837 yılına kadar toprak vergisi 7 kattan fazla arttı. Hurma ağacı vergisi, tekne vergisi, gelir vergisi, pazara giriş vergisi, balıkçılık vergisi, hayvancılık vergisi, otel vergisi gibi esrarengiz vergiler toplanmaya başladı.

Kavalalı Mehmet Ali Paşa, Mısır’da ve işgal edilen topraklarda büyük projeler yapmaya istekliydi. Fakat uzun yıllar devam eden savaşlar nedeniyle Mısır’da ciddi bir işgücünde sıkıntısı baş gösterdi. Sorunu çözmek için çiftçiler yol yapımında, saray inşasında ve askeri projelerde görev almaya zorlandı. Koşullar her geçen gün ağırlaşıyordu.

Hükümet genç erkekleri, askere yazdırmak için askeri birlikler gönderiyordu. Halkın üzerindeki baskı çok geçmeden pasif direnişten ayaklanmaya dönüştü. Suriye, Arabistan, Sudan, Lübnan ve Filistin’de ardı ardına çıkan ayaklanmalar, Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın reformlarının sürdürülebilirliğini zorlaştırmaya başladı.

OSMANLI-MISIR SAVAŞI

1839 yılında İngiltere’nin kışkırtmasıyla Sultan II. Mahmud, Mısır’a savaş açtı. İkinci Mısır-Osmanlı Savaşında Mısır, askeri anlamda daha avantajlıydı. Bu savaşın Kavalalı’yı güçlendirmesinden ve Osmanlı İmparatorluğu’nu çöküşe götürmesinden endişelenen Avrupalı güçler, Mısır’ı kontrol altına almak için güçlerini birleştirdiler. Kavalalı Mehmet Ali Paşa’yı teslim olmaya ve Osmanlı ile Avrupalı güçlerin dayattığı koşullarla antlaşma imzalamaya zorladılar.

Baskı sonuç verdi ve Suriye ve Arap Yarımadası’nda konuşlanmış olan Mısır ordusu birkaç ay sonra evine çekilmek zorunda kaldı. Mısır bir kez daha Osmanlı İmparatorluğu’nun vasal devletine indirgendi. Avrupa devletlerinin yarı kolonisi haline geldi.

BALTALİMANI ANTLAŞMASI VE ÇÖKÜŞ

1838 yılında Osmanlı ve İngiltere arasında imzalanan Balta Limanı Antlaşmasının Mısır’da uygulanmaya başlamasıyla Kavalalı Mehmet Ali Paşa rejiminin sanayi, tarım, ticaret, dış ticaret ve diğer alanlarındaki tekeli kademeli olarak yürürlükten kaldırıldı.

Sonuç olarak bir yandan ucuz yabancı mallar, özellikle İngiliz malları Mısır pazarına girerken, öte yandan Mısır tarım ürünleri ve diğer hammaddeler Avrupalı işadamları tarafından düşük fiyatlarla satın alındı ve Mısır dışına ihraç edildi.

Kavalalı Mehmet Ali Paşa tarafından yapılan ekonomik reformların hızla çökertilmesiyle bir zamanlar hızla gelişen Mısır tekstil endüstrisi küçüldü. Görkemli İskenderiye Tersanesi harap bir onarım atölyesi haline getirildi.

Sürekli savaşlar, kıtlık ve çeşitli vergiler nedeniyle Mısır kırsalının çorak tarım arazilerine dönüşmesi, 1840’lara gelindiğinde Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın reformlarının ölümünü dünyaya ilan ediyordu.

SÖMÜRGECİLERİN İNCE HESABI…

Büyük güçlerin önce destekledikleri Kavalalı Mehmet Ali Paşa’yı sonraki süreçte boğmaya çalışmaları, sömürgeci güçlerin Avrasya ve Afrika’nın merkezinde kendi kontrollerine tabi olmayacak, siyasi açıdan bağımsız ve ekonomik açıdan güçlü bir Mısır İmparatorluğu istemediklerini ortaya koyuyordu.

Böyle bir ülke Osmanlı İmparatorluğu’nun yerini alabilir, sömürgeci güçlerin genişlemesine yeni bir engel oluşturabilirdi.

Eğer Kavalalı Osmanlı hanedanlığını devirebilmiş ve tarihin yazgısını değiştirmiş olsaydı, belki bugün çok başka şeyler konuşuyor olabilirdik.

KAYNAK: Pan, Guang (2013), “Revelations of Muhammad Ali’s Reform for Egyptian National Governance”, Journal of Middle Eastern and Islamic Studies (in Asia) Vol. 7, No. 4, pp. 17-35.

]]>
İBN-İ HALDUN: “DİĞER URUĞLARA ÜSTÜN GELEREK DEVLET KURMAK ASABİYETİN ARAÇ VE SONUCUDUR.” http://hayatitek.com/ibn-i-haldun-diger-uruglara-ustun-gelerek-devlet-kurmak-asabiyetin-arac-ve-sonucudur/ Wed, 10 Jun 2020 07:17:49 +0000 http://hayatitek.com/?p=978 HAYATİ TEK – Bizim Ocak Dergisinin Ekim 1990’da yayınlanan 79. sayısında çıkan İz Bırakanlarla Mülakat’ımızın konuğu İbn-i Haldun idi. İbn-i Haldun’un “liberalizmin babası” sayılan John Locke’tan üç asır önce “serbest ticaret” üzerine yazdıklarını okuyunca Türk İslam dünyasının Ortaçağ aydınlığıyla bir kez daha gurur duymuştum.

]]>
SULTAN ABDÜLHAMİD: “İNGİLİZLER’İN MUSUL VE BAĞDAT’TA PETROL KOKUSU ALDIKLARINI BİLDİĞİM İÇİN YAVERLERİMDEN BİRİNİ GÖNDERİP KAZILARI YERİNDE İNCELEMESİNİ İSTEDİM.” http://hayatitek.com/sultan-abdulhamid-ingilizlerin-musul-ve-bagdatta-petrol-kokusu-aldiklarini-bildigim-icin-yaverlerimden-birini-gonderip-kazilari-yerinde-incelemesini-istedim/ Tue, 09 Jun 2020 19:08:05 +0000 http://hayatitek.com/?p=958 HAYATİ TEK – Bizim Ocak Dergisinin Eylül 1990’da yayınlanan 78. sayısında çıkan İz Bırakanlarla Mülakat’ımızın konuğu II. Abdülhamid Han idi.

]]>
İSLAM VE İLETİŞİM http://hayatitek.com/islam-ve-iletisim/ Tue, 09 Jun 2020 18:37:58 +0000 http://hayatitek.com/?p=949 HAYATİ TEK – Bizim Ocak Dergisinin Eylül 1990’da yayınlanan 78. Sayısı için kaleme aldığım “İslam ve İletişim” başlıklı yazı.

]]>
M. AKİF ERSOY: “DİNİMİZDEN OLMAYANLARA KARŞI GÖSTERMEDİĞİMİZ NEZAKET KALMIYOR. BİRBİRİMİZİ BİR KAŞIK SUDA BOĞMAK İSTİYORUZ.” http://hayatitek.com/m-akif-ersoy-dinimizden-olmayanlara-karsi-gostermedigimiz-nezaket-kalmiyor-birbirimizi-bir-kasik-suda-bogmak-istiyoruz/ Tue, 09 Jun 2020 12:13:15 +0000 http://hayatitek.com/?p=856 HAYATİ TEK – Bizim Ocak Dergisinin Mart 1990’da yayınlanan 72. sayısında çıkan İz Bırakanlarla Mülakat’ımızın konuğu İstiklal Marşı’mızın yazarı, milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’du.

]]>