İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

TOROS TÜRKÜSÜ

HAYATİ TEK

Toros dağlarının yücelerinde,

Dalgadır tepeler çırpınır durur…

Zirvelerden kopan abıhayatlar,

Akdeniz’e doğru koşturur durur…

Mor sümbüllü Toros tacını takar,

Karacoğlan gönlü güzele akar,

Dadaloğlu azmi zalimi yıkar,

Rüzgâr dileğini haykırır durur…

Kara şalvar giyer Yörük kızları,

Hilal kaşta parlar gök yıldızları,

Ardıçtan yapılır Türkmen sazları

Her telde bir sevda çalınır durur…

Kar suyu can olur yeşil çayıra,

Doru atlar koşar dağa bayıra,

Bağrı yanıkları Mevla’m kayıra,

Sevda türkülerle seslenip durur…

Sular köpüklenir çağlayanlaşır,

Dere değirmene hep su mu taşır?

Buğday ile yağmur neden kardaştır?

Bereketin sırrı çözülür durur…

Karpuzçatlatan’da buz gibi sular,

Havuzdan taşan su, bahçeler sular,

Zirveden denize akar ak sular,

Çaylar vadileri dolanır durur…

Ahşap kirmenlerde eğrilen yünler,

Mekiğe dolanır kaderi bekler…

Savanlar, yolluklar, göklü bükmeler,

Çulfallıkta hepsi dokunur durur…

Yörük evlerinde ıstar kurulur,

Istarlarda halı, kilim dokunur,

Nakışlardan nice sevda okunur,

Her ilmikte bir aşk yazılır durur…

Kök boyayla parlar yünler, iplikler,

Asırlarca solmaz bu canlı renkler…

Atılan ilmikler, inen taraklar,

Gönül neşesini nakşeder durur…

Süslü hararlara saman basılır,

Peştamala azık, ekmek sarılır…

Çuvallara bile gözler takılır,

Heybeler eyerde sallanır durur…

Kıl çadırda yere çullar serilir,

Yayla yollarında toylar verilir,

Baharda gelincik, nergis derilir,

Yörük kervanları düzülür durur…

Yağla ayran çıkar deri yayıktan,

Böreğin lezzeti tereyağından,

Yağlı ufak, şeker ile yufkadan,

Tapılar, sıkmalar yenilir durur…

Yayık günü yufka ekmek yapılır,

Bir bardak ayrana canlar atılır,

Leğen çöreğine küncü katılır,

Sofranın lezzeti tatlanır durur…

Dallar basar kiraz buz yaylalarda,

Üzüm bağı bozulur ovalarda,

Harabı, karası, sarısı, lopu,

Dallarda incirler ballanır durur…

Batısında Akdağ, Sultan, Beydağı,

Doğusunda Nur, Tahtalı, Binboğa,

Ortada Geyik, Bolkar, Aladağlar,

Zirvede ağıtlar yakılır durur…

Toros’un insanı tevekkül eder,

Ne abartır derdi ne de küçümser,

Türkmen kızı gonca gibi gülümser,

Bülbüller ah çeker, üzülür durur…

Islık çalar rüzgâr, eser savurur,

Dallar dile gelir tellere vurur,

Söğütler, kavaklar beste tutturur,

Toros’un türküsü söylenir durur…