HAYATİ TEK –
Türk’ün sancısı eksik olmaz.
Hele o Türk, bir de Müslüman ise sancısı katmerlenir de katmerlenir.
Çünkü sırtında hem Türk dünyasının hem de İslam âleminin sorumluluğu vardır.
Biz istesek de istemesek de bu tarihi sorumluluk gelir yakamıza yapışır.
Daha Bulgaristan’daki Belene kamplarının, Bosna’daki insanlık dramının, Kerkük’teki katliamların yaralarını saramamışken; Çin’in insanlık dışı uygulamalarına hız vermesiyle Doğu Türkistan ve İsrail’in bayramı zehir eden mezalimiyle Filistin, yeni yaralarımız olarak yüreğimizdeki yerini aldı.
***
Tarih boyunca büyük sıkıntılar çeken Doğu Türkistan’ın bugünlere kadar uzanan aralıksız dramı, Çin tarafından işgal edildiği 18 Mayıs 1878’de başladı.
Birinci Dünya Savaşı sonrasında Çin örsü ile SSCB çekici arasında dövülen Doğu Türkistan, bu iki devletin anlaştığı 1949 Eylül’ünden bu yana Çin toprağı…
1945’te iktidara gelen Mao Zedung yönetimindeki Kızıl Çin’de daha da ağırlaşan ve yetmiş altı yıldır aralıksız devam eden zulüm, bugün artık tüm dünyanın dikkatini çeken bir soykırıma dönüşmüş durumda.
1878’den beri 143 yıldır kanamakta olan Doğu Türkistan yaramız, kabuk bağlamak şöyle dursun her geçen gün daha da derinleşiyor.
***
Yarın 14 Mayıs 2021.
14 Mayıs, bir diğer yaramız olan Filistin için önemli bir tarih.
Birleşmiş Milletler paylaşım planı uyarınca 14 Mayıs 1948’de resmen kurulan İsrail Devleti’nin 73’üncü kuruluş yıldönümü.
Bir gün sonra 15 Mayıs 1948’de başlayan ve İsrail’in Filistin’deki toprak oranını, 1947’deki taksim planı ile elde ettiği yüzde 56’dan yüzde 78’e çıkardığı Birinci Arap-İsrail Savaşı’nın arefe gününün yetmiş üçüncü yıldönümü…
O günden beri devam ediyor zulüm…
O günden beri Filistin’de Müslüman kanı akıyor.
Birkaç gündür yaşananların canımızı bir başka yakması, taze yaraların açılmasından ve son İsrail saldırılarının Ramazan Bayramının hemen öncesine denk gelmesinden kaynaklanıyor.
Yoksa acı, aynı acı…
Terk etmek zorunda kaldığımız 1917’de yüreğimize oturan, 1948’de İsrail’in kurulmasıyla her geçen gün büyüyen Mescid-i Aksa acısı…
Yaşadığımız devri “utanç çağı”na çeviren, kadın-çocuk ayırmadan Filistinli Müslümanları hedef tahtasına yerleştiren İsrail’in acımasız tutumu…
***
Gerek Doğu Türklüğünün kadim ilim ve medeniyet merkezi Doğu Türkistan’da ve gerekse Osmanlı bakiyesi Filistin’de yaşananlar yüreğimizi dağlıyor olsa da…
Bayram, bir ay boyunca Allah rızası için nefsine gem vuran Müslümanın hakkıdır.
Şartlar ne olursa olsun, Cenabı Allah’ın hediyesi olan bayramı, “hakkını vererek” yaşamak, oruç farzını yerine getirmek kadar mühimdir.
Ağlama duvarında timsah gözyaşları döken İsrail’in Filistin’i bir kez daha kana buladığı şu hüzünlü günlerde bile bayramı bayram gibi sevinçle karşılamak, hakkını vermek; Cenabı Allah’a şükran görevidir.
Bayramın hakkını vermek, kimi zaman coşkulu bir “kutlamayla” olur; kimi zaman sabır, sebat ve tevekkül içinde “idrak etmek” ile…
950 yıldır bu topraklardayız.
Bedel ödemediğimiz gün geçmedi desek yeridir.
Acısız geçirdiğimiz bayramlar sayılıdır.
Bugün de onlardan birini “idrak” ediyoruz.
Anadolu’daki 950. Ramazan Bayramımız kutlu olsun!
Cenabı Allah bizlere ve cümle Müslümanlara muhakeme, murakabe, muhasebe gücü bahşetsin, ferasetimizi artırsın.
Başta İslam âleminin yönetim kadroları olmak üzere, her birimize “akıllı gönüller” nasip etsin.