Samimiyet – Hayati Tek http://hayatitek.com Wed, 23 Dec 2020 23:17:23 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.5.3 http://hayatitek.com/wp-content/uploads/2020/06/cropped-HT-1-32x32.png Samimiyet – Hayati Tek http://hayatitek.com 32 32 SANAL RÖPORTAJ / KONFÜÇYÜS: “Büyük ve üstün insan erdemi, küçük insan ise rahatını düşünür.” http://hayatitek.com/sanal-roportaj-konfucyus-buyuk-ve-ustun-insan-erdemi-kucuk-insan-ise-rahatini-dusunur/ Sun, 21 Jun 2020 21:50:04 +0000 http://hayatitek.com/?p=2246 HAYATİ TEK: Hem bilge hem reformcu hem de öğretmensiniz. Hakkınızda, “öğretmenliği meslek haline getiren kişi” tanımlaması da yapılıyor. Siz kendinizi ne olarak görüyorsunuz?

KONFÜÇYÜS: 15 yaşında kendimi öğrenmeye verdim. 30 yaşında irademe sahip olabildim. 40 yaşında şüphelerden uzaklaştım. 50 yaşında göğün emrini öğrendim. 60 yaşında seziş yoluyla her şeyi kavradım. 70 yaşında doğru olan şeylere zarar vermeden kalbimin isteklerini yerine getirebildim(S.21).

HAYATİ TEK: Güzel bir özet oldu. Ancak ben, sizin kendinizi nasıl tanımladığınızı öğrenmek istemiştim? Yenilikçi misiniz, muhafazakâr mı? Ya da şöyle sorayım: nakilci misiniz yoksa sürekli arayan bir kâşif mi?

KONFÜÇYÜS: Ben yaratıcı olmaktan ziyade naklediciyim(S.45). Ben doğuştan bilgi sahibi bir insan değilim. Eskiyi seven ve onu aramaya zevk edinen bir insanım(S.48).

HAYATİ TEK: Adeta bir arkeolog gibi tarihin derinliklerinde kaybolan güzellikleri gün yüzüne çıkardığınız, ulaştığınız her yeni bilgiden büyük keyif aldığınız anlaşılıyor. Bilgiye ulaşma yönteminiz nedir?

KONFÜÇYÜS: Sana bilginin ne olduğunu öğreteyim mi? (S.23)

HAYATİ TEK: Bu daha iyi olur tabii… Size müteşekkir kalırım.

KONFÜÇYÜS: Bir şey bildiğin zaman, onu bildiğini göstermeye çalış. Bir şey bilmiyorsan, onu bilmediğini kabul et. İşte bu bilgidir. Bir kimse devamlı olarak yeni bilgiler elde etmek suretiyle eski bilgisini geliştirmeye çalışırsa, o kimse başkalarının öğretmeni olabilir(S.23).

HAYATİ TEK: Sözünü ettiğiniz bilgilenme sürecinde nelere dikkat etmemiz gerekir?

KONFÜÇYÜS: Çok dinle ve şüphelendiğin noktaları bir tarafa bırak ve ihtiyatlı konuş, o zaman pek az yanlışın olur. Çok gör ve tehlikeli şeylerden uzaklaş ve davranışlarında ihtiyatlı ol. O zaman pişman olmazsın. Bir kimse konuşmalarında ve davranışlarında az yanlış yaparsa, bu kimse kazanç yolundadır demektir(S.23). Hedefine erişemeyecekmiş gibi öğrenmeye çalış. Sanki onu kaybedecekmiş gibi korku içinde ol(S.55).

HAYATİ TEK: Her insan bilgi edinmeye hevesli olmayabilir. Bu durumdaki kişilerin eğitimi nasıl olmalı?

KONFÜÇYÜS: Bilgi edinmeye istekli olmayanlara bir şey anlatamam. Kendisini göstermeye aciz kimselere yardım edemem. Bir kimseye bilgimin bir kısmını öğrettiğim zaman, o kimse bunun diğer üç bölümünü öğrenmezse, dersimi bir kere daha tekrar etmem(S.46).

HAYATİ TEK: Yeni bilgiler edinmek isteyenler, yanlış yapmama konusunda titiz olacaklar. Bu tamam. Başka neler tavsiye edersiniz?

KONFÜÇYÜS: Fazlaca duymak, iyi olanı seçmek ve daima onu takip etmek… Fazla görmek, onu saklamak… İşte bunlar bilgi kazanmanın ikinci tarzıdır(S.50).

HAYATİ TEK: Sizce bilgiye niçin ihtiyaç duymalı insan?

KONFÜÇYÜS: Eski zamanlarda insanlar bilgiyi kendilerini yetiştirmek için edinirlerdi. Bu zamanda ise insanlar bilgiyi başkalarını mat etmek için elde etmeye çalışıyorlar(S.96).

HAYATİ TEK: Söylediklerinize bakılırsa, yaşadığınız dönemde (M.Ö. 551-479) insanlar öğrenme işini pek de aşkla yapmıyorlar gibi… Bu durum ne gibi sonuçlar doğurur?

KONFÜÇYÜS: Öğrenmeye karşı bir sevgi beslemeden iyilik yapmaktan hoşlanmak, insanı basitliğe götürür. Öğrenme sevgisi olmadan bir şeyi anlamaya çalışma, insanı karışıklığa götürür. Öğrenme sevgisi olmadan samimiyeti istemek, insanı zararlı sonuca götürür. Öğrenme sevgisi olmadan doğruluğu istemek, insanı serkeşliğe götürür. Öğrenme sevgisi olmadan metin olmayı istemek, insanın lüzumsuz hareketler yapmasına sebebiyet verir(S.116). Bir insan uzağı düşünmezse, yakın bir zamanda mutlaka üzüntü ile karşılaşacaktır(S.104).

HAYATİ TEK: Konuya hep öğrenen açısından baktık. Bilginler ne gibi özelliklere sahip olmalı? Bilgiyi kimden öğrenmeli?

KONFÜÇYÜS: Eğer bir bilgin ağırbaşlı değilse ona karşı saygı gösterilmez. Onun bilgisi sağlam değildir(S.18). O kimse kendi davranışlarından utanç duyarsa ve bir yere gönderildiği zaman, etrafındakileri küçük düşürmezse, bu kimseye bilgin denir(S.88). Bir kimse ciddi, çevik ve yumuşak olursa ona bilgin denir(S.90).

HAYATİ TEK: Bunu tam anlayamadım. Kime karşı ciddi, kime karşı yumuşak olmalı?

KONFÜÇYÜS: Arkadaşları arasında ciddi ve çevik, kardeşleri arasında da yumuşak olmalıdır(S.90). Rahatını düşünen bir bilgin, bilgin olarak düşünülemez(S.91).

HAYATİ TEK: Sohbetleriniz sırasında ve eserlerinizde sık sık “üstün insan” kavramını kullanıyorsunuz. Sizce kimdir üstün insan?

KONFÜÇYÜS: Bu kimse için öğrenmeyi seven bir kimse, denebilir(S.20). Büyük ve üstün insan özgür fikirlidir ve partizan değildir. Ancak küçük bir insan partizandır ve özgür fikirli değildir(S.23).

Büyük ve üstün insan, kavga etmez. Fakat icap ederse okla dövüşemez mi? Fakat o yine düşmanını selamlar ve şerefe içki içer. O savaşında bile yine üstün bir insandır(S.26).

Büyük ve üstün insan sözlerinde dikkatli, davranışlarında ağırbaşlı olmalıdır(S.33).

HAYATİ TEK: İnsanları yanlışa düşüren nedir?

KONFÜÇYÜS: İnsanların yanlışları, mensup oldukları sınıfın karakteristik vasıflarıdır. Büyük ve üstün insan dünyada bir şeye karşı ne düşkünlük gösterir, ne de onu küçümser. O, doğru olan şeyi takip eder(S.32). Büyük ve üstün insan, daima memnun ve rahattır. Küçük bir insan ise daima üzüntü ve telaş içindedir(S.52). Üstün erdeme sahip insan, konuşmalarında ihtiyatlı ve yavaştır. Üstün insanın ne endişesi, ne de korkusu vardır(S.77). 

HAYATİ TEK: Endişesi ve korkusu olmamak bir insanı üstün insan yapar mı?

KONFÜÇYÜS: Eğer bir insan vicdanen yanlış bir şey yapmadığına kani ise, neden endişe etsin? Neden korku duysun(S.77)?

HAYATİ TEK: Bu kapsamda sizi üzen tutum ve davranışlar nelerdir?

KONFÜÇYÜS: Erdemi iyi bir şekilde işlememek, öğrenilen şey üzerinde yeter derecede durmamak, doğruluğa karşı ilgisiz kalmak, fena olan şeyleri de işitmeye muktedir olamamak. İşte, bunlar beni üzen şeylerdir. İradeni gerçek prensipler için kullan. Erdemli olan şeyleri kazanmaya çalış. Kendini iyiliğe ver. Eğlencelerin sanat için olsun(S.46).

HAYATİ TEK: Bu faziletlere nasıl ulaşabilir insan? Neyin kötü olduğunu nasıl karar verebilir?

KONFÜÇYÜS: Sadakati ve samimiyeti birinci prensip olarak ele al, doğruluktan ayrılma. İşte bu fazileti yükseltmektir. Bir insanı severseniz ve onun yaşamasını isterseniz. Ondan nefret ettiğiniz zaman onun ölmesini istersiniz. İşte bu bir kuruntu halidir(S.79). Üstün insan başkalarının iyi taraflarını geliştirmelerini ister. Kötü taraflarının gelişmesini istemez. Düşük bir insan ise bunun tam aksini yapar(S.80).

HAYATİ TEK: Topluma karıştığınızda hemen fark ediliyor musunuz? İnsanlar sizi hemen tanıyor mu? Tanımadıklarında ne hissediyorsunuz?

KONFÜÇYÜS: İnsanların beni tanımamış olmalarından dolayı müteessir olmam. Ben onları tanımadığım için üzülürüm(S.20).

HAYATİ TEK: Kimleri tanımak istersiniz? Mesela devlet ve yöneticileri ve kutsal insanlar ilk sırada mı yer alır?

KONFÜÇYÜS: Kutsal insanlar, benim görmeği arzu ettiğim kimseler değillerdir. Görmek istediklerim ancak büyük ve üstün insanlardır. İlgi duyduğum kimseler ebediliği kazanmış insanlardır(S.49).

HAYATİ TEK: Üstün bir insan herkesçe tanınmalı değil mi?

KONFÜÇYÜS: Üstünlükten ne kastediyorsunuz(S.81)?

HAYATİ TEK: Mesela, bütün ülke tarafından tanınan bir insan…

KONFÜÇYÜS: Bu ünlülüktür, üstünlük değildir. Üstün bir insan, sağlam karakterli, dürüst ve doğruluğu seven bir kimsedir. O insanların sözlerini ölçer, kişiliğini inceler ve başkalarına karşı alçak gönüllü olmaya çalışır. Böyle bir adam, memleketi ve klanı içinde tanınır. Ünlü bir insana gelince, görünüşte erdemlidir. Fakat bunun aksini yapar ve kendinden hiç şüphelenmez. Böyle bir insan da memleket ve klanı içinde bilinir(S.81). Üstün insan düşkünlere yardım eder, zenginlerin servetini artırmaz(S.41).

HAYATİ TEK: Yani büyük ve üstün insanda hiç mi nefret duyusu olmaz?

KONFÜÇYÜS: Nefret eder. O, başkalarının kötülüğünden bahsedenlerden nefret eder. Küçük mevkide olup da büyüklerine karşı iftiralarda bulunanları sevmez. Sonra, cesur olup da, törenlere önem vermeyenlerden hoşlanmaz. Ve küstah olanlardan, pazarlıklı anlaşma yapanlardan nefret eder(S.120).

HAYATİ TEK: Neden üstün vasıflara sahip olmalı insan? Üstün insanın nihai hedefi nedir?

KONFÜÇYÜS: Büyük ve üstün insanın hedefi gerçekliktir. Yemek onun hedefi olamaz. Kıtlık olduğu zaman bile çift sürülebilir, böylece, bilgi ile kazanç elde edilebilir. Üstün insan gerçeği elde edemeyeceğinden endişelenir. Fakir kalacağından endişe duymaz(S.106).

HAYATİ TEK: Toparlamak gerekirse, üstün insanın temel vasıfları nelerdir?

KONFÜÇYÜS: Büyük ve üstün insanın 9 düşünce konusu vardır. Gözlerinin iyi görmesi, kulaklarının iyi duyması, yüzünün yumuşak, davranışlarının saygılı, konuşmalarının samimi ve yaptığı işte dikkatli olması ve şüphe içinde olduğu zaman başkanlarını sorguya çekme, kızdığı zaman güçlükleri, kazanç gördüğü zaman doğruluk düşüncesidir(S.112)

HAYATİ TEK: Üstün insanlar arasında mertebe farkı var mıdır?

KONFÜÇYÜS: Doğuştan bilgili olanlar, en üstün sınıfa mensupturlar. Öğrenmek yoluyla bilgi edinenler, bundan sonraki sınıfa dâhildirler. Budala ve bilgisiz olanlar ise en aşağı sınıfa dâhildirler(S.112).

HAYATİ TEK: Büyük insanla, “aşağı sınıf” olarak gördüğünüz insan arasındaki temel farklılıklar nelerdir?

KONFÜÇYÜS: Büyük ve üstün insan ölümünden sonra adının unutulacağından dolayı endişe etmez. Büyük ve üstün insan kendi kendini bulmaya çalışır. Düşük insan ise başkalarını aramaya çalışır. Büyük ve üstün insan, gururludur, fakat kavga etmez. O, bir toplum adamıdır, partizan değil. Büyük ve üstün insan bir kimseyi sözlerinden dolayı yükseltmez, ne de o insan için güzel sözlerden vazgeçer(S.105).

Büyük ve üstün insan erdemi, küçük insan ise rahatını düşünür. Üstün insan kanunlar üzerinde kafasını çalıştırır, küçük insan ise kendi faydasını aramaya bakar. Daima kendi faydasını göz önünde tutmaya çalışan kimse pek çabuk düşman kazanır. Büyük ve üstün insan yalnız doğruluğu, küçük insan yalnız faydayı düşünür(S.32).

Büyük ve üstün insan doğruluğu en yüksek bir şey kabul eder. Üstün insan doğru olmayıp cesur olursa, o asi demektir. Küçük insan dürüst olmayıp cesur ise, o hırsız olur(S.120).

HAYATİ TEK: Üstün insan hangi konularda çok dikkatlidir? Ya da şöyle sorayım: Nelere mesafelidir?

KONFÜÇYÜS: Büyük ve üstün insanın korktuğu üç şey vardır. Göğün emrinden, büyük adamlardan ve kutsal insanların sözlerinden… Küçük insanlar, göğün emrini bilmezler, bunun için korkmazlar. Büyük adamlara saygıları yoktur. Kutsal insanların sözleriyle aday ederler(S.111-112).

HAYATİ TEK: Üstün insanların başkalarıyla münasebetleri nasıldır?

KONFÜÇYÜS: Büyük ve üstün insan naziktir, fakat yaltaklanmaz. Küçük insan yaltaklanır, fakat nazik değildir. Büyük ve üstün insana hizmet etmek kolay, fakat onu memnun etmek güçtür. Eğer onu doğrulukla bağdaşmayan şeyler üzerinde memnun etmeye çalışırsak, o, bundan hoşlanmayacaktır. Fakat o, emrinde bulunan insanları, kabiliyetlerine göre çalıştırır. Küçük insan hizmet etmek güçtür, memnun etmek kolaydır. Eğer onu doğrulukla bağdaşmayan şeyler üzerinde memnun etmeye çalışsan bile o yine bundan hoşlanacaktır. Emrinde bulundurduğu insanları ayni şekilde çalıştırır(S.89-90).

HAYATİ TEK: Yeni tanıştığımız biriyle yol yürüyüp yürüyemeyeceğimize nasıl karar vermeliyiz?

KONFÜÇYÜS: Değerli bir insan gördüğünüz zaman onun gibi olmayı düşünmeliyiz. Değersiz bir kimseye rastladığımız zaman geri dönmeli ve kendimizi incelemeliyiz(S.33).

HAYATİ TEK: Her üstün insan erdemli midir; ya da her erdemli kişi üstün insan mıdır?

KONFÜÇYÜS: Erdemli insanlar muhakkak ki doğru konuşur. Fakat doğru konuşanlar erdemli olmayabilir. Prensip sahibi olmazlar(S.91). Üstün insan olup da erdemi olmayan insanlar bulunabiliyor! Fakat düşük insanlar asla erdemli olamaz(S.92).

HAYATİ TEK: Üstün insanlar erdemden hiç mi uzaklaşmazlar?

KONFÜÇYÜS: Büyük ve üstün insan, iki yemek arasında bile erdeme aykırı hareket etmez. Acele anlarında dahi ondan ayrılmaz ve tehlikeli zamanlarında da onu bırakmaz. Erdemli bir kimse, bundan başka şeye değer vermez(S.31).

HAYATİ TEK: Erdemli olmak çok mu zor?

KONFÜÇYÜS: Erdemli olmak istersen, ona kolayca erişebilirsin(S.50).

HAYATİ TEK: Nasıl?

KONFÜÇYÜS: Eğer irade erdemin üzerine kurulursa nefret uyandırıcı davranışlar olmaz. Gerçekten erdemli olan bir kimse başkalarını sevebilir veya onlardan nefret edebilir. Zenginlik ve şeref, herkesin istediği şeylerdir. Eğer bunlar doğru bir yolda kazanılmazsa, pek çabuk kaybedilir. Fakirlik ve düşkünlük insanların nefret ettiği şeylerdir. Eğer insanlar dürüst davranmazlarsa, bunlardan kendilerini sıyırmalarının imkânı yoktur(S.31).

HAYATİ TEK: “Erdem yaygınlaşmalı” diyorsunuz yani…

KONFÜÇYÜS: Erdem olduğu yerde kalmamalı, komşulara da tesir etmeli. İhtiyatlı davranışlarda nadiren hata olur(S.34).

HAYATİ TEK: Kişisinin özel hayatı ve huzurlu bir toplum yapısı için erdeme büyük önem veriyorsunuz. Bu kural devlet yöneticileri için de geçerli midir?

KONFÜÇYÜS: Memleketini erdemi ile yöneten bir kimse, yerini daima koruyabilen ve bütün yıldızların kendisine tabi olduğu kutup yıldızı ile mukayese edilebilir(S.20).

HAYATİ TEK: Bu çok çarpıcı, hatta iddialı bir tanımlama oldu ama aynı zamanda halkın ulaşamadığı bir yönetici portresi çıkmadı mı ortaya?

KONFÜÇYÜS: Halkın adaleti için çalışan ve ruhlara saygılı olan, fakat yine onlardan uzak kalan bir kimseye akıllı denir. Güçlükleri yenmeyi birinci ödevi olarak kabul eden ve mükâfatı sonraya bırakan bir kimseye erdemli denir(S.44).

HAYATİ TEK: İnsan vasıflarına sahip bir devlet başkanı, yönetim kademelerini nasıl oluşturmalıdır?

KONFÜÇYÜS: Bir hükümet için lüzumlu olan şeyler, yeter derecede gıda, askeri malzeme ve halkın hükümdarına itimadı olmasıdır(S.78).

HAYATİ TEK: Bunlardan birini çıkarmak gerekse, hangisinden vazgeçilebilir?

KONFÜÇYÜS: Askeri malzeme(S.78).

HAYATİ TEK: Daha da ileri giderek sormak istiyorum: Yiyecek mi itimat mı? Hangisi başarılı bir devlet yönetimi için vazgeçilmezdir?

KONFÜÇYÜS: Yiyecekten vazgeçilebilir. Eskiden beri insanlar ölmeye mahkûmdurlar. Fakat halkın hükümdarına itimadı yoksa o devlet ayakta duramaz(S.78). Bir memlekette prens prens olarak, baba baba olarak, oğul oğul olarak davranırsa, orada bir hükümet vardır(S.79). Hükümeti yönetme sanatı, yorgunluk duymadan hükümet işlerini yapmak ve onları yanılmadan uygulamaktır(S.80).

HAYATİ TEK: Halk ile yöneticiler arasındaki ilişkiyi nasıl tanımlarsınız?

KONFÜÇYÜS: Memleketi yönetmek demek, halkı doğru yola götürmek demektir. Eğer halkı doğrulukla yönetirsen, doğru davranmamaya kim cesaret edebilir? İyi olan şeyler için isteklerde bulunursanız, halk da iyi olur. Büyüklerle küçükler arasındaki münasebet, rüzgârla otlar arasındaki münasebete benzer. Rüzgâr esince otlar eğilir(S.80-81).

HAYATİ TEK: Ülke yönetiminde kanunlar mı daha ön plandadır, kadrolar mı?

KONFÜÇYÜS: Bir prensin kendi davranışları doğru ise, buyruklar çıkarmadan da hükümet işleri yapılabilir. Eğer kendisi dürüst davranmazsa, her ne kadar buyruklar çıkarırsa da, bunlara kimse riayet etmez. Eğer kendisi doğru yolda gitmezse, başkalarının hareketlerini düzeltmekte ne mana var(S.85-86)?

Memleketi, toplum düzenlerine göre ve samimiyetle idare edilirse, bir karışıklık çıkabilir mi? Memleket samimiyetle yönetilirse toplum kurallarına lüzum kalır mı? Yüksek bir mevkie sahip olmadığından dolayı telaşlanma. Asıl o mevkie layık olup olmayacağından dolayı endişe et(S.32).

HAYATİ TEK: Liyakatli kadrolar elbette önemli… Ancak kanun koymak da gerekli değil mi?

KONFÜÇYÜS: Eğer halk kanunlarla yönetilir ve cezalarla yola getirilmek istenirse, onlar kendilerini cezalardan kurtarmaya çalışacaklar, fakat hiç utanç duymayacaklardır. Eğer onlar erdemle yönetilir ve terbiye icaplarıyla yola getirmek istenirse, utanç duyacaklar ve böylece iyi olmaya çalışacaklardır(S.21). Halk bir sistemi takip etmeye zorlanır. Fakat onu anlamaya asla mecbur edilemez(S.54).

HAYATİ TEK: Diyelim ki bir ülke kötü durumda. Ahlaksızlık, kanunsuzluk almış başını gidiyor. Böyle bir ülkenin başına erdemli bir yönetici geçerse, ülke derhal düzelir mi?

KONFÜÇYÜS: Eğer gerçek bir hükümdar gelse bile yine bir neslin geçmesi gerekir. Ancak bundan sonra erdem hâkim olur(S.86).

HAYATİ TEK: Bir ülkenin başarıyla yönetilip yönetilmediğin nasıl anlayabiliriz?

KONFÜÇYÜS: İyi hükümet, yanında olanları mutlu kılar. Uzakta olanları kendine çeker(S.87). Bir memlekette iyi bir hükümet olduğu zaman, sözler ve davranışlar en yüksek derecesine kadar serbesttir. Kötü bir hükümet iş başında iken davranışlar belki en yüksek derecede serbesttir, fakat konuşmalarda ihtiyatlı olmak gerekir(S.91).

HAYATİ TEK: Ya devlet memurlarının durumu?

KONFÜÇYÜS: Memlekette iyi bir hükümet idare başında olduğu zaman, düşünülen şey sadece maaş ise ve kötü hükümet iş başında iken düşünülen şey yine maaş ise, işte bu utançtır(S.91).

HAYATİ TEK: Bazı yöneticiler halk tarafından çok sevilirken bazıları nedense pek sevilmiyor. Sizce nedir bunun sebebi?

KONFÜÇYÜS: Halk bir kimseden nefret ettiği zaman, bunu incelemek gerekir. Halk bir kimseyi seviyorsa, yine bunu incelemek gerekir(S.106).

HAYATİ TEK: Bu incelemeyi hangi ölçüye göre yapacağız? Başarılı bir yöneticiyi nasıl anlayacağız?

KONFÜÇYÜS: Beş üstün şeye değer verirse ve dört kötü şeyi uzaklaştırırsa, o kimse memleketi iyi bir şekilde yönetir(S.133).

HAYATİ TEK: Nedir o beş üstün konu?

KONFÜÇYÜS: İktidarda olan bir kimse aşırı derecede israf yapmadan faydalı olabilse, halkına pişmanlık getirmeyecek ödevler verirse, aç gözlülük etmeden istediği şeyi alabilirse, gururlu olmadan itibar kazanırsa, korkunç olmadan yüce olabilirse(S.133).

HAYATİ TEK: Aşırı derecede israf yapmadan faydalı olmaktan neyi kastediyorsunuz?

KONFÜÇYÜS: İktidarda olan bir kimse halkı için faydalı işler yapar ve halk bundan faydalanırsa, bu, aşırı derecede israf yapmadan faydalı olmak değil midir? İyi işçiler seçer ve onları çalıştırırsa, bundan kim şikâyet eder? İstekleri hükümetin iyiliği için olursa, onu açgözlü olmakla kim itham eder? Halkı az olsun, çok olsun, ona hiç kimse saygısızlık göstermeye cesaret edemez. Bu gururlu olmaksızın itibar kazanmak değil midir? Elbise ve şapkalarını kendine uygun şekilde seçerse ve bakışları da ciddi olursa, o bu şekilde de saygı görür. Bu, korkunç olmadan yüce olmak değil midir(S.133)?

HAYATİ TEK: Güzel öğütler… Peki, yöneticinin uzak durması gereken dört konu nedir?

KONFÜÇYÜS: Halkı öğretmeden onları ölüme sürüklemek, buna zulüm denir. Onları haberdar etmeden ani olarak iş yüklemek buna baskı denir(S.133). Acele olmayan buyruklar çıkarıp, sonra bunların hemen uygulanmasını istemek. Buna gaddarlık denir. Genel olarak, insanlara bir şey verirken veyahut onları mükâfatlandırırken, hasis davranmak. Buna yersiz davranış denir(S.134).

HAYATİ TEK: Bu şahane öğütler ışığında sormak istiyorum, kimdir büyük devlet adamı?

KONFÜÇYÜS: Büyük devlet adamı, Prensine doğru yolda hizmet edendir. Bunun yapamayacağını anladığı anda devlet hizmetinden çekilen kimsedir(S.73).

HAYATİ TEK: Ülke yönetimiyle ilgili son bir değerlendirme yapmanızı istesek, ne söylersiniz?

KONFÜÇYÜS: Bir memleket iyi bir şekilde yönetiliyorsa, fakirlik ve düşkünlüğün varlığı utanç verici bir şeydir. Bir memleket fena bir şekilde yönetiliyorsa, zenginlik ve şeref gibi şeylerin varlığından utanç duyulmalıdır(S.54).

HAYATİ TEK: Bu kadar üzerinde durduğunuz erdemli olmanın en üst ya da ideal sınırı nedir?

KONFÜÇYÜS: İradeli bilginler ve erdemli insanlar, erdemlerine zarar verecek bir şekilde yaşama yolunu aramazlar. Hatta erdemlerini daha mükemmelleştirmek için hayatlarını feda ederler(S.103). Bir insanın bilgisi yeter ise de, onu tutacak erdemi yoksa neyi kazanırsa kazansın, sonunda her şeyi kaybeder(S.106). Erdem bir insan için su ve ateşten de önemlidir. Ben ateş ve su içinde ölen insanlar gördüm. Amma fazilet içinde ölenleri görmedim(S.107).

HAYATİ TEK: Erdemde mükemmelliğe nasıl ulaşılabilir?

KONFÜÇYÜS: Önce, gereken şeyi yapmak ve başarıyı sonra düşünmek… Bu erdemi yükseltme yolu değil midir? Kendisinin zayıf taraflarını anlatmak ve fakat başkalarının kötülüklerini söylememek… İşte bu kötülüğü düzeltmek değil midir? Ufak bir hiddetle hayatına kıymak ve ailesini derde sokmak… Bu bir hata değil midir(S.82)?

HAYATİ TEK: Haklısınız da, “mükemmel erdem” deyince ne anlamalıyız? Asıl merak ettiğim o…

KONFÜÇYÜS: Dünyada beş şeyi, her şeye uygulayabilmek kabiliyetine mükemmel erdem denir(S.115).

HAYATİ TEK: Nedir bunlar?

KONFÜÇYÜS:  Ağır başlılık, cömertlik, samimiyet, doğruluk, nezaket(S.115)…

HAYATİ TEK: Bunların hayatımıza katkısı ne olacak?

KONFÜÇYÜS: Ağır başlı isen saygısızlık görmezsin. Cömert isen, her şeyi elde edersin. Samimi isen, halk sana itimat eder. Doğru isen, çok şey başarırsın. Nazik isen, başkalarını hizmetinde kullanabilirsin(S.115).

HAYATİ TEK: Herkes mükemmel bir yaşam süremez. Zor durumda bulunanlara ne tavsiye edersiniz?

KONFÜÇYÜS: Dayanıklılık, katlanma, sadelik ve alçak gönüllülük erdeme yakındır(S.90). Şikâyet etmeksizin fakirliğe katlanmak güçtür. Gururu olmayanın zengin olması kolaydır(S.93). Erdemli olmayan kimseler, uzun zaman yoksulluğa, sıkıntıya ve eğlenceye karşı koyamazlar. Erdem, erdem içinde yer alır. Akıllı olanlar bunu ararlar(S.30).

HAYATİ TEK: Doğru ve mutlu bir yaşam sürmeleri için okuyucularımıza ne tavsiye edersiniz?

KONFÜÇYÜS: Sadakati ve samimiyeti birinci planda tut. Kendine uygun olmayan kimselerle arkadaşlık etme. Yanlışlarını düzeltmekten korkma(S.18). Doğru olan şeyi görmek, fakat bunu yapmamak cesaretsizliktir(S.25). Büyük ve üstün insan kuyu içine atılmış olabilir. Fakat o, başkalarını oraya göndermez. O, aldatılabilir, fakat başkalarını tuzağa düşürmez(S.44). Büyük ve üstün insan, akrabalarına iyi muamele eder, halkını fazilete yükseltir. O, arkadaşlarını ihmal etmezse, halk da doğru yoldan gider(S.52). Şiirle zekâ gelişir. Terbiye ve toplum kurallarıyla insanın karakteri yapılır ve müzikle mükemmel hale gelir(S.54).

HAYATİ TEK: Öğütleriniz, toplumsal barış ve huzurun da yolunu aydınlatıyor. Lütfen devam eder misiniz?

KONFÜÇYÜS: Bir kimse nefsine hâkim olursa ve toplum kurallarına bağlı kalırsa, o kimseye üstün erdemli kimse denir(S.76)? İnsan yalnız yaşarken ağırbaşlı olmalı. Görevi başında iken dikkatli olmalı. Başkalarıyla arkadaşlık ederken samimi olmalı. Vahşi kabileler içinde yaşasa bile, yine bunları bırakmamalı(S.88).

HAYATİ TEK: İlişkiye gireceğimiz insanların iyi bir insan olduğunu nasıl anlayacağız?

KONFÜÇYÜS: Temasta bulunduğum insanların hangisinin iyi, hangisinin kötü olduğunu nasıl bileyim(S.105)?

HAYATİ TEK: Yine de hayatınıza dâhil ettiğiniz güzel insanlar vardır. Siz de illaki birilerini beğenirsiniz? Bunun ölçüsünü merak ediyorum.

KONFÜÇYÜS: Bir insanın yapacağı işlere bak: onun davranışlarına dikkat et. Dinlendiği şeylere bak. Bir insan kişiliğini nasıl gizleyebilir(S.22)?

Bazı insanlarla beraberce çalışabiliriz. Fakat esas meselelerde beraber olmadığımızı anlarız. Esas prensiplerde beraber olabiliriz. Fakat bunları uygulamak hususunda anlaşmaya varamayız. Bunları uygulama hususunda anlaşsak dahi olaylar hakkında bir hüküm vermekte ayrılabiliriz(S.62). Kabiliyeti ortanın üstünde olan insanlarla yüksek konular konuşmak mümkündür. Fakat ortanın altında kimselerle bu konular üzerinde konuşulamaz(S.44). İkiyüzlü konuşmalar, erdemi sarsar. Küçük şeylere karşı sabırsız olmak, büyük planları bozar. Bir insan, yanlışları olup da bunları düzeltmezse bu hataları benimsemiş demektir(S.106).

HAYATİ TEK: O halde, erdemli bir insan, erdemli olmak üzere yola çıkan bir genç, kimlerle arkadaş olmalıdır?

KONFÜÇYÜS: Yolları ayrı olan insanlar birbirlerine yardım edemezler. Faydalı olan üç çeşit arkadaşlık ve zararlı olan üç çeşit arkadaşlık vardır. Dürüst, samimi ve anlayışlı arkadaş faydalıdır. İkiyüzlü, kurnaz ve çok konuşan bir arkadaş ise zararlıdır. İnsanların faydalandığı üç türlü eğlence ve zarar gördüğü üç çeşit eğlence vardır(S.107).

HAYATİ TEK: Nelerdir bunlar?

KONFÜÇYÜS: Müzik ve törenler üzerinde çalışma, başkalarının iyiliğinden bahsetme ve arkadaşlara sahip olma zevki: İşte bunlar faydalıdır. Aşırı eğlence, boş vakit geçirme ve ziyafetlerden hoşlanma: İşte, bunlar zararlıdır(S.111).

HAYATİ TEK: Efendim, doyumsuz sohbetimizin sonuna geldik. Okuyucularımıza vermek istediğiniz son bir mesajınız var mı?

KONFÜÇYÜS: Yiyecek pirincim, içecek suyum ve kolumu dayayacak bir yastığım var. Bunlarla ben mesudum. Zenginlik, unvan doğru olmayan bir yolda elde edilirse, bunlar benim için uçan bulutlar gibidir(S.48).

Göğün buyruklarını bilmeden büyük ve üstün insan olmak mümkün değildir. Toplum kurallarını bilmeden karakter sahibi olunamaz. Konuşmasını bilmeden, insanları tanımak imkânsızdır(S.134).

KAYNAK: Konfüçyüs; Konuşmalar, Çev: Muhaddere Özerdim, Dünya Edebiyatından Seçmeler, MEB Yayını, İstanbul 1990.

]]>