Türk – Hayati Tek https://hayatitek.com Tue, 22 Jun 2021 07:33:41 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.5.3 https://hayatitek.com/wp-content/uploads/2020/06/cropped-HT-1-32x32.png Türk – Hayati Tek https://hayatitek.com 32 32 TÜRKİYE’DE AMME İDARESİNİN İNKİŞAFI https://hayatitek.com/turkiyede-amme-idaresinin-inkisafi/ Fri, 28 Aug 2020 13:05:55 +0000 http://hayatitek.com/?p=3241 Ord. Prof. Dr. Fuad Köprülü’nün, Türk Kültürü Dergisinin Temmuz 1984 tarihli 255’inci sayısında yayınlanan “Türkiye’de Amme İdaresinin İnkişafı” başlıklı yazısı…

]]>
TÜRK TARİHİNDE ÇAĞLAR MESELESİ https://hayatitek.com/turk-tarihinde-caglar-meselesi/ Fri, 21 Aug 2020 20:46:07 +0000 http://hayatitek.com/?p=3179 Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’nun, Türk Kültürü Dergisinin Haziran 1984 tarihli 254’üncü sayısında yayınlanan “Türk Tarihinde Çağlar Melesi” başlıklı yazısı…

]]>
İNSAN ONURUNA YARAŞIR BİR YAŞAM… https://hayatitek.com/insan-onuru/ https://hayatitek.com/insan-onuru/#comments Sun, 09 Aug 2020 15:49:55 +0000 http://hayatitek.com/?p=3134 HAYATİ TEK –

Bir Türk milliyetçisi olarak, milletimin asil ruh ve karakterinin meftunuyum.

Türk’ü Türk yapan değerleri anladıkça, milletimi daha çok seviyorum.

Bu yüksek değerlerin zamane çarkında ufalandığını gördükçe ıstırap çekiyorum.

Durumun farkında olup da dur diyecek tedbirleri alamamanın çaresizliğiyle kıvranıyorum.

Neredeyse altı asırdır aklın karşısında hezimet üstüne hezimet yaşayan ruh cephesine -aklın önemini reddetmeksizin- katkı sunmaya çalışan bir fert olarak, zamana yeni bir ruh üfleyecek hamlenin gecikmekte olduğunu gördükçe hasret nöbetleri geçiriyorum.

Düşünmek, aramak, bulmak, bilmek, doğruya ulaşmak iştiyakıyla “anlayarak sevmenin” değerini, gücüm yettiğince anlamaya ve anlatmaya çabalıyorum.

Anlamadan sevmek vurulmaktır, anlayarak sevmek ise aşk…

Ben, aşkı seçiyorum.

Vatanımı, milletimi, dinimi ve devletimi anlayarak sevmenin, bu kutlu sevdaya halel getirmeden yaşamaya çalışmanın bedelini bile isteye ödüyorum.

***

İnanır insan; bir insana, bir sisteme ya da bir Yaratıcı’ya…

Sırf sevdiğimiz için birine ya da bir şeye inanmak en kolay başardığımız iş olsa da “anlayarak inanmak” özgürleştirir insanı. Aytmatov’un “Gün Olur Asra Bedel” romanıyla hafızalarımıza kazıdığı mankurtluk illetinden kurtarır…

Yaratıcıya kul olmak, aklın kölesi olmaktan çok daha anlamlı…

Aklı tanrılaştırmak, ilahî olana kafa tutan aklın kendini yok sayması değil mi?

Anlamadan inanmak körü körüne teslimiyettir, anlayarak inanmaksa özgürlüğün ta kendisi…

Ben, özgürlüğü seçiyorum.

***

Anlamadan itaat konfor vadeder.

Verilen görevi sıfır sorumlulukla yerine getirmek cazip gelir insanların çoğuna.

“Emrettiler yaptım” demek, ne kadar da kolay değil mi?

Büyük başarılar için yüksek motivasyon, yüksek motivasyon için güçlü inanç, güçlü inanç için anlamak temel kuraldır.

Anlamadan inanmak elbette mümkün, tarih bunun örnekleriyle dolu.

Ancak büyük hamlelerin anlayarak inananlar tarafından yapıldığı da tartışma götürmeyecek kadar açık değil mi?

Gassalın elindeki meyyitler, ruhi anlamda yok hükmündedirler.

Yokların birliği, bir varlık vücuda getiremez.

Anlamadan itaat köleliktir, “anlayarak itaat” ise görev şuuru.

Ben, ikinciyi seçiyorum.

Görev şuuruna sahip insanlarla elbirliği edip mutlu, huzurlu, güvenli, herkesin refah içinde yaşayacağı bir dünya kurmayı hayal etmekle çok şey istemiş mi oluyorum?

***

Güvenmek ister insan; bir insana, bir sisteme ya da yenilmez bir güce…

Nasıl ki yaşamak en temel insan hakkıysa, kendisini güvende hissetmek de yaşama hakkının temel duygusudur.

Güven duygusundan yoksun, her anını gelecek kaygısıyla geçirenler için kelimenin tam manasıyla “yaşıyor” bile denilemez…

İnsan kime, neye, nasıl güvenir?

Sevmek, tek başına yeterli olur mu güven için?

Yeterli olmadığı aile içi şiddetten eşine ihanete, emek sömürüsünden din ticaretine kadar her alanda kendini gösteriyor.

Milletini seven, millettaşının emeğini nasıl sömürür?

Dinini seven, dindaşının inancını kendi çıkarı için nasıl kullanır?

Anlaşılır gibi değil…

Bu anlaşılmaz görünen tablo üzerinde kafa yormaya değmez mi?

Bazı kavramların önüne “gerçek” kelimesini koymaktan utanıyorum.

Aşkın, dostluğun, vatanseverliğin, milliyetçiliğin, dindarlığın sahtesi mi olur Allah aşkına?

Birbirini anlayan, anladığı için seven, sevdiği için inanan, inandığı için güvenen, güvendiği kişilerle kader birliği eden, yol yürüyen insanların yaşadığı bir dünyanın hayalini kurmakla çok şey mi istiyorum?

Anlamadan güvenmek, en hafif tabirle saflıktır, “anlayarak güvenmek” ise dostluğun ta kendisi…

Ben, dostluğu seçiyorum.

***

Yürünen yol kadar, yoldaş da önemlidir.

Yanlış yoldaş, yoldan çıkarır insanı.

Yanlış yoldaş; karakterini bilmeden, niyetini anlamadan yola çıktığın arkadaştır.

Bir davaya serden geçecek kadar değer vermenin ölçüsü, o davaya anlayarak iman etmektir.

Aklımızla anlayıp kalbimizle tasdik ettiğimiz bir dava uğruna can vermek, sadece kalben inandığımız yolun serdengeçtisi olmaktan çok daha değerli değil mi?

Anlamadığı bir dava uğruna maceraya atılmak, en başta uğruna can verilen davayı değersizleştirmez mi?

En güzeli varken, ehveni seçmek niye?

Ben, en güzeli seçiyorum.

***

Anlamadan yürünen yol maceraya götürür, anlayarak yürünen yol ise doğru hedefe…

Bazı büyük keşiflerin, maceraperestlerin eseri olduğu doğrudur.

Bununla birlikte hayat, tesadüflerin insafına terk edilecek kadar değersiz mi?

Sürdürülebilir keşif ve başarılara, doğru hedefe doğru atılan doğru adımlarla ulaşılabileceği fikrine kim karşı çıkabilir?

Deneyler, okumalar, araştırmalar doğru hedefe ulaşma yolunda atılan adımlar değil midir?

Dosdoğru olabilmek için her şeyden önce doğrunun ne olduğunu bilmek gerekmez mi?

İnançlarımız dâhil, her alanda doğru ile yanlışı ayırt edebilmenin yegâne yöntemi anlamaktır.

Anlama çabası “doğru yaşama” isteğinin göstergesidir.

Böyle bir çaba konforlu bir yaşam standardı sağlar mı?

Sağlayacağını iddia edemem.

Anlamak için, “Huzurun garantisidir.” de diyemem.

Güvende hissettirir mi, anlamak?

Anlamadan sevenlerin, inananların, güvenenlerin, itaat edenlerin hatta savaşanların revaçta olduğu bir dünyada, bu da mümkün görünmüyor.

Kafa ve vücut konforuna düşkün olanlara tavsiye edilecek bir şey değil anlamak…

İçinde bulunduğumuz konfor çağında “anlayarak” yaşamaya çabalamak, insan olmanın hakkını vere vere ıstırap içinde yaşamayı göze almaktır.

İnsan olabilmek, insan kalabilmek büyük ölçüde buna bağlı…

Ya sizce?

]]>
https://hayatitek.com/insan-onuru/feed/ 2
TÜRK’ÜN ISTIRAP KAYNAĞI https://hayatitek.com/turkun-istirap-kaynagi/ Mon, 03 Aug 2020 10:41:12 +0000 http://hayatitek.com/?p=3114 HAYATİ TEK –

Sınırsız sevgi ıstırap kaynağıdır.

Evladını sınırsız sever Türk anası; oğlunun, kızının ayağına taş değsin istemez.

Doğum sancılı, hayat zorluklarla doludur.

Evladının karşılaştığı her zorlukta, bir meydan muharebesi verir Türk anası…

Motivasyonu en yüksek kahramandır o, gücünün sonuna kadar savaşır. Mağlubiyet mukadderse eğer, çocukları için her türlü fedakârlığa katlanır.

Türk anası için hiçbir ıstırap, evladının çaresizliği ve gözyaşından daha acıtıcı değildir.

Türk anasının ıstırap kaynağı, bu hesapsız, kitapsız, sınırsız evlat sevgisidir.

***

Vatanını sınırsız sever Türk; yurdunun bir tek çakıl taşına tecavüzü bile savaş sebebi sayar.

Vatansever Türk için anadır vatan.

Doğurandır, doyurandır, koruyandır.

Vatanı kaybetmek, hayat kaynağından mahrum kalmaktır.

Vatanını canından aziz bilen Türk; onu korumak, geliştirmek, cennete çevirmek için tüm enerjisini harcamaktan imtina etmez.

Varlık, iman ve namus konusu yaptığı vatanının bütünlüğü için her tehlikeyi göze alır.

Vatansever Türk’ün ıstırap kaynağı, bu hesapsız, kitapsız, sınırsız vatan sevgisidir.

***

Milletini sınırsız sever Türk; onu birlik, dirlik içinde görmek, en büyük saadet kaynağıdır.

Aynı tarihi, kültürü, kaderi paylaştığı, aynı dili konuştuğu milletinin birlik ve dirliğini, şahsi çıkarlarının, hatta istikbalinin önünde tutar.

Milletinin içine ayrılık tohumları ekmeye cüret edenlere tahammülü yoktur. Böylelerine karşı gösterdiği aşırı tepkinin nedeni, kendi kaderini milletinin kaderine bağlaması bile değil, canından aziz bildiği değerlerin milletinin sinesinde yaşamasıdır.

Vatandaşları birbirine husumetle baktığında, bunu milletine yakıştıramaz, adeta öz saygısını yitirir.

Kendisiyle barışık olmasının yolunu, milletinin barış içinde yaşamasında bulur.

Milli huzur yoksa vatanda; huzursuz, hiddetli bir ruh haline bürünür. Ülkeye barış gelmeden, yüreğindeki fırtına durulmaz.

Milleti gülmeden, milliyetçi gülemez.

Türk milliyetçisinin ıstırap kaynağı, bu hesapsız, kitapsız, sınırsız millet sevgisidir.

***

Devletini sınırsız sever Türk; onun varlığını ve gücünü, namusunun garantisi bilir.

Kırk asırlık mazisi, yirmi üç asırlık yönetim geleneği ve kurduğu seksenden fazla devletle, tarihin kaydettiği en köklü milletlerden birine mensup olan Türk için devlet; uğruna can vermeyi göze aldığı her değerin ve bağımsızlığının garantisidir.

Devlet Türk’ün nefesidir.

Doğu Türkistan’dan, Batı Trakya’dan, Kırım’dan yükselen canhıraş feryat, bu nefese duyulan ihtiyaç ve özlemin ifadesidir.

Tam bağımsızlık için, kem gözlerin yan gözle bakmaya bile cesaret edemeyeceği kadar güçlü olması gereken devletinin ehil ellerce yönetilmesi gerektiğini bilen Türk; devletinin onuruna zarar veren ya da vermesi muhtemel her teşebbüsü düşman bilir.

Devletini, diğer mukaddeslerini temsil ettiği nispette sever; onun uğruna can verirken tereddüt dahi göstermez.

Türk’ün ıstırap kaynağı, bu hesapsız, kitapsız, sınırsız devlet sevgisidir.

***

Türk’ün canı, malı ve emeği, inandığına fedadır.

Dinini sınırsız sever Türk; onu, Yaradan’ına teşekkür ve teslimiyetinin nişanesi olarak görür.

Arap’ın helvadan Tanrı yapıp acıktıkça yediği dönemde bile tek bir Yaratıcıya (Gök Tanrı) iman eden Türk için din; huzurun, iki cihan saadetinin, mukaddeslerinin, ideallerinin ve Türk’ü Türk yapan değerlerin bütününü temsil eden törenin sembolüdür.

İnanmış bir Türk’ü, hiçbir güç yolundan çeviremez.

Kendisini, Tanrı’nın yeryüzünde adaleti sağlamakla görevlendirdiği topluluk olarak gören Türk; mukaddesleri söz konusu olduğunda hep önden gider. Kutsallarına uzanacak elleri, canı pahasına kırmakta tereddüt göstermez.

İnanmış Türk’ün ıstırap kaynağı, bu hesapsız, kitapsız, sınırsız din sevgisidir.

***

Türk, sevdiğini tam sever.

Tıpkı bir karasevdalı gibi hesapsız, kitapsız, sınırsız sever.

Türk’ün ıstırabı bundandır.

Türklüğü konusunda tereddüde düşen, kafatasını değil yüreğini yoklasın.

]]>
OKUMALAR / FATİH SULTAN MEHMET, İSTANBUL FETHİ VE İMPARATORLUK https://hayatitek.com/okumalar-fatih-sultan-mehmet-istanbul-fethi-ve-imparatorluk/ Wed, 01 Jul 2020 14:55:32 +0000 http://hayatitek.com/?p=2651 Prof. Dr. Halil İnalcık’ın, Türk Kültürü Dergisi’nin Haziran 1964 tarihinde yayınlanan 20’inci nüshasında yer alan yazısı…

]]>
KAZIM KARABEKİR: “BÜTÜN İŞLER BİR ŞAHSA MAL EDİLEREK MİLLETİN HAL VE İSTİKBALİ TEK ELE TESLİM OLUNMUŞTUR.” https://hayatitek.com/kazim-karabekir-butun-isler-bir-sahsa-mal-edilerek-milletin-hal-ve-istikbali-tek-ele-teslim-olunmustur/ Thu, 11 Jun 2020 12:14:23 +0000 http://hayatitek.com/?p=1364 HAYATİ TEK – Bizim Ocak Dergisinin Nisan 1992’da yayınlanan 97. sayısında S. Buğra Bağcı müstearıyla çıkan İz Bırakanlarla Mülakat’ımızın konuğu, ikinci kez Kazım Karabekir idi.

]]>
İZ BIRAKANLARLA MÜLAKAT: BABIÂLİ KAVGALARI https://hayatitek.com/iz-birakanlarla-mulakat-babiali-kavgalari/ Thu, 11 Jun 2020 08:18:59 +0000 http://hayatitek.com/?p=1263 HAYATİ TEK – Bizim Ocak Dergisinin Kasım 1991’da yayınlanan 92. sayısında çıkan İz Bırakanlarla Mülakat’ımızın Açık Oturum konukları Hüseyin Nihal Atsız, Peyami Safa, Necip Fazıl Kısakürek, Tekin Erer, Nazım Hikmet Ran, Hüseyin Cahit Yalçın, Sabiha Sertel, Zekeriya Sertel, Sabahattin Ali, Yunus Nadi, Falih Rıftı Atay ve Ahmet Emin Yalman idi.

]]>
PEYAMİ SAFA: “BATIDA ALLAHSIZ OKUL VE ÜNİVERSİTE YOKTUR.” https://hayatitek.com/peyami-safa-batida-allahsiz-okul-ve-universite-yoktur/ Wed, 10 Jun 2020 17:47:57 +0000 http://hayatitek.com/?p=1185 HAYATİ TEK – Bizim Ocak Dergisinin Ağustos 1991’da yayınlanan 88 sayısında çıkan İz Bırakanlarla Mülakat’ımızın konuğu Peyami Safa idi.

]]>
NİHAD SAMİ BANARLI: “DİLİN FAKİRLEŞMESİ VE BİZE ŞİDDETLE KÜSMESİ YÜZÜNDEN, DAHA BÜYÜK VE DAHA HAYATİ KAYIPLARIMIZ OLUYOR.” https://hayatitek.com/nihad-sami-banarli/ Wed, 10 Jun 2020 11:50:50 +0000 http://hayatitek.com/?p=1073 HAYATİ TEK – Bizim Ocak Dergisinin Nisan 1991’da yayınlanan 85. sayısında çıkan İz Bırakanlarla Mülakat’ımızın konuğu Nihad Sami Banarlı idi.

]]>
KÜLTÜR MEDENİYET TARTIŞMALARI-2: EVRENSELLİK KISKACINDA TÜRK KÜLTÜRÜ https://hayatitek.com/evrensellik-kiskacinda-turk-kulturu/ Wed, 10 Jun 2020 09:00:33 +0000 http://hayatitek.com/?p=1015 HAYATİ TEK – Bizim Ocak Dergisinin Ocak 1991’da yayınlanan 82. Sayısı için hazırladığım “Evrensellik Kıskacında Türk Kültürü” başlıklı soruşturma dosyasının giriş yazısı.

]]>